MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN GENÇLİĞE HİTABESİ
Kanserliyim.com sitesinde Türk Gençliğine Hitabe' nin yeri nedir, diye bir soru ile karşılaşabileceğimi biliyorum. Ancak bu düzenlemeyi bilhassa gençlerimizin okuması için tüm sitelerime ve uygun gördüğüm konu başlıkları altına koymak suretiyle dikkatlerine sunmak istedim.
Ey Türk gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklalini, Türk Cumhuriyetini,
ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegane temeli budur.
Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni, bu güzellikten mahrum etmek isteyecek,
dahili ve harici, bedhahların olacaktır.
Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen,
vazifeye atılmak için,
içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir.
İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zaptedilmiş,
bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve
memleketin her köşesi
bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere,
memleketin dahilinde iktidara sahip olanlar
gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler.
Hatta bu iktidar sahipleri şahsi menfaatlerini,
müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler.
Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı!
İşte; bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen,
Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Mustafa Kemal Atatürk'ün Gençliğe Hitabesini, bu günün faydalı olduğu kadar, yerinde ve usulünde kullanılmadığında, çok zararlar veren, çocuklarımızın gelişmesinde olumsuz tesirleri olan televizyonların, çocuklarımızın zarar görmeyeceği bir yapıya kavuşturulması düşüncesi ile, "Gençliğe Hitabe" yi, bu konuda uyarma görevimi yapmak üzere, düzenleyerek aşağıya almak istedim.
Televizyonların memleketimizde ilk çıktığı 70' li yıllarda psikologlar tüm insanlarımızı çeşitli vesilelerle uyarmışlar:
"Çocuklarımızın televizyon karşısında uzun zaman geçirmeleri ve bunu alışkanlık haline getirmeleri durumunda, televizyonların çocuklarımıza verecekleri en büyük zarar, onların kendi başlarına iş yapamaz duruma gelmelerine yol açmasıdır." İkazında bulunmuşlardı. Aradan geçen 35- 40 yıllık zaman sonunda, gençlerimize baktığımızda, gerçekten, bu günleri, psikologlarımız görmüşlerde öyle konuşmuşlar gibi, gençlerimiz kendi başlarına iş yapamaz hale gelmişler; mezun olduklarında iş arama zahmetini dahi büyüklerine bırakır durumda, günlerini boş oturmakla geçirir olmuşlardır. Çevremize bakalım lütfen! Örneklerinin ne kadar çok olduğunu herkesin görebileceği kanaatindeyim.
Bu ikazımı, gençlerimizin kendi başlarına iş yapmalarının yollarını araştırmaları için, yazdıklarımın itici güç olması temennisiyle yazıldığının bilinmesini istirham ederim./b]
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, LÜZUMSUZ DİZİLERİ VE PROGRAMLARI SEYRETMEMEKTİR.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne GÜZELLİĞİ budur.
Bu GÜZELLİK senin en kıymetli hazinendir.
İstikbalde dahi, seni bu GÜZELLİKTEN mahrum etmek isteyecek,
LÜZUMSUZ DİZİLERE VE PROGRAMLARA VURDUĞUN EN BÜYÜK DARBENİN TESİRİNİ YOK ETMEK İSTEYİP;
SENİ LÜZUMSUZ DİZİLERE VE PROGRAMLARA MAHKUM ETMEK İSTEYECEK
dahilî ve harici TELEVİZYONLAR olacaktır.
Bir gün, GELECEĞİNİ KORUDUĞUNU, LÜZUMSUZ YERE ZAMAN ÖLDÜRMEDİĞİNİ ANLADIĞINDA,
SEYRETMEDİĞİN LÜZUMSUZ DİZİLER VE PROGRAMLARDAN KAZANDIĞIN ZAMANLARIN,
SANA YENİ UFUKLAR AÇTIĞINI GÖRDÜĞÜNDE,
KAYBETMEKTE OLDUĞUN ZAMANLARI KAZANMAKLA,
NE BÜYÜK İMKANLARA KAVUŞTUĞUNU ANLAYACAKSIN.
İstiklâl ve Cumhuriyet'i müdafaa mecburiyetine düşersen, TELEVİZYONLARIN SİZLERE DAYATMAK İSTEDİĞİ İDEOLOJİLERE İNANMADAN,
ÜZERİNİZE DÜŞEN vazifeye atılmak için,
içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin!
Bu imkân ve şerâit, SENİN İÇİN ÇOK ZOR ŞARTLARDA, KENDİNİ ZORLAYARAK KAZANMIŞ OLDUĞUN, İMKAN VE ŞERAİTLER OLARAK tezahür edebilir.
İstiklâl ve ZİHİN GÜCÜNÜ ZİNCİRLEYECEK TELEVİZYONLAR,
bütün dünyada emsali görülmemiş bir SERMAYENİN VE İMTİYAZLI GRUPLARIN mümessili olabilirler.
Cebren ve hile ile aziz EVİNİZİN bütün ODALARINA GİRİLMİŞ,
bütün KUMANDALARI ELLERİNİZE VERİLMİŞ,
bütün ZİHİNLERİNİZ ZAPTEDİLMİŞ, ve AİLENİZİN her FERDİNİN ZİHİNLERİ BOŞ VE LÜZUMSUZ DİZİLERLE bilfiil işgal edilmiş olabilir.
Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere,
DENETLEME YETKİSİ OLAN MÜESSESELER DİŞE DOKUNUR BİR DENETİM YAPMAYABİLİRLER.
Hattâ bu TELEVİZYONCULAR,
ÜÇ KURUŞLUK DÜNYA MALI OLAN REYTİNG GELİRLERİNİ, HER TÜR ÖZEL HAYATIN SIRLARI YA DA
ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN MUTSUZLUKLARI ÜZERİNE KURABİLİRLER.
Millet, BİR KISIM İLİM ADAMLARININ TESPİTLERİNDE GİZLİ OLAN GERÇEĞE UYGUN OLARAK,
TELEVİZYON BAŞINDAN KALKMAMAKLA, KENDİ BAŞLARINA İŞ YAPAMAZ HALE GELİP,
fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı!
İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi vazifen,
TELEVİZYON KARŞISINDA, LÜZUMSUZ DİZİLERİN VE PROGRAMLARIN ESİRİ OLMADAN,
SADECE İLMİ, TARİHİ, DİNİ, SİYASİ VE SOSYAL İÇERİKLİ
SANA FAYDASI OLACAK AÇIK OTURUMLARI VE PROGRAMLARI SEYREDEREK;
LÜZUMSUZ DİZİLERİN VE PROGRAMLARIN REYTİNGLERİNİ BAŞAŞAĞI EDEREK SONLANDIRMAKTIR.
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
Ziraat Y. Mühendisi
İsmail SEZGİ
İkaz bizden, televizyonun zararlı programlarından uzak kalarak, yaşantınıza düzen getirmek sizden.
Saygılarımla...27.01.2009- 23,55