Gönderen Konu: MELATONİN HORMONU KANSER İLİŞKİSİ  (Okunma sayısı 71723 defa)

is

  • Ziyaretçi
MELATONİN HORMONU KANSER İLİŞKİSİ
« : 22 Temmuz 2013, 13:56:30 »
MELATONİN HORMONU VE KANSER

           Melatonin hormonu' nun önemi bilinmelidir. Melatonin denilen hormon, beyinde ve sadece 23:00 ile 05:00 saatleri arasında salgılanan bir hormondur. Hayatınızı plânlarken lütfen 23:00- 05:00 saatleri arası uyumanızın faydasını, bu yazıyı okuduktan sonra takdir edebileceksiniz. Çünkü Melatonin hormonundan faydalanmanın en iyi zamanı, bu saatler arasındadır.

           Gece 23:00 ile sabah 05:00 saatleri arasında ve karanlıkta uyunduğunda, hormon, hücreleri yeniliyor; bağışık sistemini düzenliyor; vücudun biyolojik saatini koruyor; ritmini ayarlıyor. Üreme sistemini geliştiriyor. En önemlisi kanserli hücrelere karşı koruma sağlıyor. Görme engellilerin kansere daha az yakalanması bu durumu destekliyor. Bu sebeple gece çocukların kesinlikle ışıkta uyutulmaması gerekmektedir.
 
           Melatonin epifiz bezinin pineolasit adı verilen hücrelerinden salgılanır. Melatonin, biyoritmi(sirkadyan ritmi) belirler ya da biyoritm üzerinde etkilidir. Pineolasit hücreleri ışığa duyarlıdır. Elektromanyetik dalga yoğunluğu arttıkça melatonin salgılanması azalır. Melatonin bir tür etanoamiddir. IUPAC isimlendirmesine göre adı N-[2-(5-methoxy-1H-indol-3-yl)ethyl] 'dir. Bunun haricinde melatoninin güçlü salgılanmasının kansere karşı koruyucu etkisi vardır. Bu nedenle lösemi ve diğer kansere yakalananların kesinlikle karanlık ortamlarda yatırılmaları istenmektedir. Yapılan son araştırmalara göre hormonun yaşlanmayı geciktirici etkisi de vardır.

           Önemli araştırmalara imza atan Doktor Tevfik Dorak(İngiltere'nin Newcastle Üniversitesi’ nde kanser araştırmaları yapan bir Türk doktorudur. Dr. Tevfik Dorak’ ın dünya tıp literatürüne geçmiş çarpıcı bulguları var. Bunlardan biri, karanlıkla- kanser arasındaki ilişkidir), vücudun hücre yenileyici ve bağışıklık sistemi düzenleyici melatonin hormonunu gece karanlıkta salgıladığını hatırlatıp uyarıyor:

           -Karanlıkta uzun ve düzenli uyku bu salgıyı ve kansere bağışıklığı artırıyor. Körlerde kanser riski bu yüzden azdır.

           TV karşısında uyuklayan, gece TV açık uyuyan, gece geç saatlere kadar uyumayıp bilgisayar başında melatonini azaltanlara, gece kitap okurken uyuyup ışığı yanık kalanlar aşağıdaki hususlara dikkat etmelidirler:
 
           Hormonun temel görevi vücudun biyolojik saatini koruyup ritmini ayarlamaktır. JET- LAG denilen olayın nedeni de bu hormondur. JET- LAG, hava yoluyla yapılan hızlı seyahatler esnasında yaşanan ve vücut üzerinde etkileri olan değişimler konusunda, zaman zaman bazı sorunlar ortaya çıkaran bir durumdur. Bir başka ifadeyle JET- LAG; uçakla seyahat esnasında dünyanın zaman dilimleri geçilirken, insan vücudunun bu hızlı zaman değişimine adapte olamamasıdır. Kısaca, yerel saatle beynimizin hipotalamus bezi tarafından düzenlenen vücudun biyolojik saatinin uyumsuzluğu olarak da bilinir.
 
           İşin can alıcı noktası ise; hormonun çocuklar üzerindeki etkisidir. Avrupa’ da lösemili ve kanserli çocuk sayılarının artması üzerine yapılan araştırmalar sonucunda, ailelerden istenen en önemli husus, çocukların kesinlikle karanlık ortamlarda yatırılmaları/ aydınlık bir odada yatırılmamalarıdır. Çünkü melatoninin güçlü salgılanmasının kansere karşı koruyucu etkisi olduğu biliniyor. Ancak, bu hormon ışığa duyarlıdır. Deneylerde uyuyan kişinin hormon salgısı izlenirken ışığın açıldığında hormonun azaldığı, karanlıkta ise yoğun olarak salgılandığı tespit edilmiştir. Gece vardiyasında çalışan kadınların meme kanserine daha fazla yakalandığını gösteren araştırmadan sonra, gece ışığa maruz kalmakla meme kanseri arasındaki muhtemel bağlantı 10 yıldan fazla süredir biliniyordu. Bilimsel bu gerçek nedeniyle:

          “Lütfen karanlıkta yatın ve çocuklarınız uyurken odalarının ışıklarını kapatınız!

           Unutmayınız ki körlerde kanser olma oranı, yok denecek kadar azdır.”


           Uyurken ışığı söndürmeyi unutmayınız!

           Sağlık uzmanları, "gece lambası da olsa ışıktan kaçının" uyarısında bulunuyor. Çünkü vücudu gençleştiren ve hücreleri yenileyen hormonlarla ışık arasında ilginç bir bağlantı vardır. Karanlıkta uyumak beynin melatonin hormonu salgılamasını sağlayarak kişiyi kanserden koruyor. Işıkta, bu hormon salgılanmadığı için, kanser hücreleri daha çabuk gelişiyor.

           Bulguyu destekleyen Dünya Sağlık Örgütü, gece çalışmasını, “muhtemel kanserojen etkisi bulunanlar listesi” ne dahil etmiştir. Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi ise, gece aydınlatmalarının zararlarını anlatmak için hazırladığı raporda, melatonin hormonunun önemini vurgulumaktadır.

           Raporun önümüzdeki günlerde bütün belediyelere gönderileceğini açıklayan Kanserle Savaş Daire Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer, Belediyelere, "sağlığımız için gereksiz aydınlatmayla karanlığımızı kısmayın” çağrısında bulunacağız dedi. Konuyu görüşmek üzere önümüzdeki hafta Ulusal Kanser Danışma Kurulu toplanacak. Buradan çıkan sonuç bildirgesinde yeterli aydınlanma dışındaki ışığın gece insan sağlığına zararlı olduğu mesajı verilecek. Şehirlerdeki bilinçsiz gece aydınlatmaları ve bunun insan sağlığı üzerindeki etkilerine yer verilecek. Belediyelerden şehir merkezlerini ayrı, yerleşim yerlerini ayrı aydınlatmaları istenecek. Sokak lambalarının sadece aşağıya ışık vermesi, evlere yansıtılmaması gerektiği aktarılacak. Rapor Enerji Bakanlığı'na da gönderilecektir.

           Sağlığınız için aşağıdaki uyarılara dikkat ediniz:

           -Gece mutlaka karanlık ortamda uyuyun.
           -Gece lambası kullanmayın. Zarûriyse solgun kırmızı ışık olanları tercih edin.
           -Erken yatarak hücreleri yenileyen melatonin hormonunun tam salgılanmasını sağlayın.
           -Televizyon karşısında uyumayın.
           -Akşam çalışmalarınızı mümkünse gündüze kaydırın.
           -Vişne, lahana, badem gibi melatoninden zengin besinler tüketin.

           Bir kere daha tekrarlamakta fayda vardır. Kanser olmak istemeyenler dikkat!

           Gece 23.00 ila 05.00 saatleri arasında salgılanan ve vücudun savunma mekanizmasını güçlendirip, yaşlanmayı geciktiren melatonin hormonu, sadece gece ve teknolojinin bütün fişleri çekilince devreye giriyor. Yani siz, ışığı söndürüp, TV’ nizi kapamış olsanız da yetmiyor, fişlerini çıkarıp, mümkünse yattığınız odanın şalterini indirmeniz gerekiyor. Tabii çocuklarınızın odasında da aynı şeyi yapmalısınız.

           Melatonin hormonu kansere karşı koruyucu mu?

           Melatonin Hormonu diğer antioksidan tesirlerini de güçlendiriyor, kanserli hücrelere karşı koruma sağlıyor, üreme sistemiyle bağlantısından tutun da yorgunluk, isteksizlik gibi durumların nedenlerini de oluşturabiliyor. Bu hormon yaşlanmayı geciktirici etkisinden dolayı da üzerinde önemle durulan bir hormondur. Melatoninin gerçekten kanseri önleyici etkileri ve hücresel hasarın onarımında çok önemli rolünün olduğunu, ayrıca bağışıklık sistemini destekleyici etkilerinin de bulunduğunu gösteren araştırmalar mevcuttur.

           ABD ve Avrupa’ da lösemili ve kanserli çocuk sayılarının artmasından sonra yapılan araştırmalar sonucunda ailelerden çocuklarını kesinlikle karanlık ortamlarda yatırmaları isteniyor. Çünkü melatonin’ in güçlü salgılanmasının kansere karşı koruyucu etkisi olduğu biliniyor. Ancak bu hormon ışığa duyarlıdır. Yapılan deneylerde uyuyan kişinin hormon salgısı izlenirken ışığın açılması halinde, hormonun azaldığı; karanlıkta ise yoğun olarak salgılandığı tespit edilmiştir. Yapılan hayvan deneyleri de melatonin’ in kanser ile direkt ilişkisi olduğunu gösteriyor. Ayrıca körlerin daha az kansere yakalanması da bunun bir göstergesi olarak ortaya çıkıyor.

           Düzenli olarak gece çalışan hemşirelerde meme kanserinin arttığı tespit edilmiştir. Melatonin meme tümörlerinin büyümesini de azaltıyor, kalp ve damar hastalıklarını yavaşlatıyor, üreme fonksiyonunu artırıyor. Depresyonlu kişilerde bu hormon seviyesi düşüktür. Buna göre melatonin hormonunun artırılması, depresyondaki kişilere de faydalı olacaktır.

           Kanserin etkilerinden uzak yaşamanın, araştırmalara uygun yaşantıya geçilmesi ile mümkün olduğu gerçeğinin, unutulmaması dileklerimle.

           Saygılarımla 22.07.2013 13:56
« Son Düzenleme: 24 Kasım 2022, 10:07:24 Gönderen: is »